9 Aralık 2010 Perşembe

Disciples of Mockery - Prelude to Apocalypse (1999)


New Jersey çıkışlı bu grubun özelliği kadrosunda barındırdığı özel isimlerde yatıyor…

Kapaktan ve albüm isminden nasıl bir şey olduğu kanısına varmak güç olmasa mı desem emin olamıyorum. Neden mi ? Yeni yetme bilimum özenti gruplar ya da çizgisinden ödün veren eski grupların çoğu, artık bu görselleri yaptıkları müzikle zırnık bağdaştırmadan kullandıkları için ! Bu duruma sövmemek elde değil. İnsan kapağa bakınca vaay be diyorsa müziğe geçtiğinizde o kapağın hakkını verebiliyor olmalı. Çok güzel kapak çizildi parça isimleri de çok vuruşkan ama içi boş…Artık durum “çocuk”laştırıldı ve genelleştirildi, trende bile vuruldu yahu varın siz düşleyin kaşarlığını.. “Prelude to Apocalypse” uzun metrajında bu durum 666% tam tersi; kapak olarak da içerik olarak da herşekil, bu grup bu şekilcilerin alayına daha kundakta ırzına geçer.

Inkan işlerine yaklaşmakta başkalarına danışanlar, başları ağrayanlar, kasvetinde boğulup aydınlığa yas tutanların hiç de hoşuna gitmeyecek bir konsept ve duruş sergiliyor Disciples of Mockery; hiç bahane, hiç sümsük dinlemez; göz kırpmadan kıyar.

1998’de kurulan Disciples of Mockery 1 yıl sonra “Prelude to Apocalypse” isimli uzun metrajını yayımlıyor; hangi şirket tarafından olduğu belli değil.



İsimlere gelirsek; Craig Pillard, “Thunderfoot“ ünvanlı Jim Roe ve Ronnie Deo; ne demek ? Sadece John McEntee eksik demek. Bilmiyorum kafanızda bir kıvılcım çaktı mı bu 3’lünün beraberliği John McEntee olmadan ama kesin olan o ki John McEntee’siz işlerin daha stabil ve istikrarlı ve huzurlu yürüdüğüdür. Craig amca Inkan’da iken çok çilesini çekmiş bu John’un, Önce Ronnie, sonra Jim sonra da Craig’in peş peşe Inkan’ı terk etmesinin bir nedeni olması gerek değil mi ? Nedene gelirsek bu John çalışılması çok güç bir zat olduğunu öğreniyoruz D.O.M röportajından; üyelerle dialoğu çok soğukmuş. Sadece bunlarla da sınırlı kalmıyor yaptığı çirkeflik, adam turlarda aldığı paraları kendi özel ihtiyaçlarına harcayabilecek kadar bencil ve öküzün teki olduğunu anlıyoruz, kendisine yeni gitar ekipmanları, yeni araba alıyormuş o paralarla. Ve grubun kazandığı paraların nereye ne şekil gittiğinden üyeler bir habermiş, söylemiyormuş. Bu nedenler de fazlasıyla yetiyor adamların neden birbiri ardına grubu terk edişini. Craig, diğer 2 arkadaşı Jim ve Ronnie de aileleriyle kalmıyorlarmış, ve durum Onward… sonrası patlak vermiş, ama Mortal Throne… a kadar nasıl dayandılar orasını bilemeyeceğim. Dinlerken iyi gelir tabi arkana yaslan dinle ! Inkan’ı “Inkan” yapan bence Craig Pillard ile Jim Roe’dur, grubun karakterini oturtan demirbaş 2 isim bunlardır. Sonuçta bu 3’lü şerefsizlik yapan bu John’u göt gibi bırakarak Inkan’ı iyi ki terk etmişler diyorum. terk ettikten sonra Inkan bilimum kişi alıp çıkartmıştır bu da John’un son derece geçimsiz ve dediğim dedik bi tip olduğunu gösteriyor. Boşuna demiyorum bunca senedir Inkan bu 3 lünün ayrılığından beri aynı Inkan değil diye. Neyse biz D.O.M’a geri dönelim;

Mike Boyce - Gitar
Ronnie Deo - Bass
Craig Pillard - Gitar, Vokal
Jim Roe – Davul

Albüm en başta sound’uyla vuruyor dinleyiciyi, gitarlar elektrikli hızarın iblis yemiş versiyonu, ama klişesinden değil; duymanız lazım. Tarz olarak da Inkan’ın ilk döneminin kaldığı yerden devam ediyor desek çok ayrı yere çıkmış olmayız. Parça yapıları, riffler kimi yerlerde oldukça hatırlatıcı. Gitar tonları albüm konseptiyle ve vokal ile çok güzel örtüşüyor; hatta ve hatta kimi parçalarda black metal tadı almak mümkün oluyor çeşitlilik sayesinde. Birkaç farklı ton kullanılmış gitarlarda black’imsi yerler genelde gitarların süzüldüğü ama bir o kadar da acı dolu, mezartaşı gibi soğuk bölümleri; çok ama çok iyi atmosferi güçlendirmiş; baş örnek “Dogma” parçası.
Parçalar;

1. Literal Upheaval of the Earth
2. Our Father Who Art as Nothing
3. Prelude to Absolution
4. God of Love
5. Behold the Holy Virgin Whore
6. An Endless Pursuit for a Satisfying Pain
7. Sustained in Desolation
8. Dogma
9. Rotting Immaculate Like You



Inkan’a göre daha ağır, hazmı daha zor bir albüm ortaya çıkmış.
Genel olarak ağır, kasvetli pasajlara daha çok yer verilmiş, ama gaz tutulan yerlerden de ödün verilmemiş. Durum böyle olunca bir solukta baştan sona dinlenebilirliği arttırıyor; dönüşümlü olarak tempo farklılıkları dinleyicinin müzikten kopmamasını sağlıyor.

Jimi amca Inkan’da olduğundan daha çok blast beat kullanmış bu albümde ve yüksek temponun koşturduğu yerlerde trampet/hayet ile adeta ardı ardışık çakmış kazıkları, gayet klas partlar yazmış. Yavaş yerlerde daha çok gitarın öne çıkması önemsenmiş; yani gitarlara destekçi konumda yahut twinlerle ortamın akışını sağlamış.

Baslar da ortamları doldurmuş temponun düştüğü yerlerde daha iyi hissedilebiliyor. Uzun uzun içinizde titreyecek kadar ön plana çıkmamış albümde. Tekrar yayınlanan albüme promodaki 3 parça eklenmiş ve keşke o sound’u koruyabilselermiş diyorum, buradaki bas gerçekten çok iyi hissediliyor ve genel sound’a etkisi şaşırtıcı derecede çok daha güçlü geliyor.



Craig Pillard’ın bildiğimiz sesi karanlık mağra vokalinden daha çok burada daha bi acı dolu yakarış tarzı tüneller açmış bizlere. İnilti şeklinde burada daha çok konuşarak yapıyor brutalleri, bazı uzattığı yerlerde ise guttural’e hafif kayıyor denebilir. Yer yer gene klasik bestiyal yapısını bizlere sunmakta esirgememiş. Albümden nasıl çıkamayacağımızı gene çok iyi performansıyla bizlere yaşatmış. Yeryüzüne başka bir eşi, geçtim vokal/gitarı, sadece vokal olarak bile yanına konabilecek zatın gelemeyeceğini haz ala ala dinlerken; değerini bilmeyenleri de sabrı taştığında Craig, bir gece keçi sakalıyla boğacağından şüphem yoktur.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails