15 Haziran 2010 Salı

House by the Cemetery aka Quella villa accanto al cimitero (1981)



Işıl ışıl günler yaşıyoruz.Gelen yaz ayı ile artan sıcaklıklar gaddarlık seviyemizi de artırıyor.Bu koşullara uygun en ızdırap dolu filmlerden biri de Lucio Fulci-House by the Cemetery aka Quella villa accanto al cimitero.Klasik perili ev konseptine,Freudien yaklaşımı,ne kadar çeşitli platformlarda kolay çözülen gizemi var dense de H.P Lovecraft hikayelerini aratmayacak gizemiyle gece yarası sinemasının en akıl alan filmlerinden olmuştur.

B-movie ortamlarının şüphesiz en uçuk senaryolarına imza atan Elisa Briganti ile çalışmış olan Fulci daha sonra ki yıllarda gelecek olan Manhattan Baby adlı gene gizem dolu filminde de Elisa Briganti ile çalışacaktır.İşin aslı bu ismi ilk olarak Zombie 2 ile tanımıştık.

Fulci'nin kanlı şiddet öğelerinin katlanarak arttığını daha rahat görmekteyiz.
Giannetto De Rossi üstlendiği özel efektler harikulade.De Rossi tüm Fulci baş yapıtlarında en ekstrem makjay ve efektleri sergiledi.Ve günümüzde hala bu konu da en önde gelen isimler biri.Filmin en can alıcı ve Fulci'nin en vurucu silahlarından biri olan müzikleri de Walter Rizzati üstlenmiş.


Oyuncu kadrosunda italyan b-movie ortamlarının ve Fulci'nin kadrolu oyuncuları sayabileceğimiz oyuncular yer almakta.

Filmin konusuna özetle geldiğimizde;

New York'ta ailesi ile yaşamını sürdüren Dr. Norman Boyle bir araştırma görevi için Boston'a gitmesi gerekmektedir.Dr.Muller olarak Fulci filmin başında kısa süreli olarak yer alıyor.Karısı Lucy ve oğlu Bob ile bir süreliğine güzel zaman geçirebileceği doğayla iç içe bir yere gideceğini hayal eden Dr.Boyle,hem ailevi bağlarını düzeltmeyi hem de problemli eşi ve aklını sıyırmaya meyili olan oğlunun da kendine geleceğini düşünmektedir.

Dr.Boyle ailesinin durumu aslında filmde ki en can alıcı nokta.Burada baskın baba,sorunlu anne ve çocuk tablosu kilit görevi görüyor.

Evden ayrılmadan önceki Bob'un tabloda gördüğü küçük kızla olan gizemli konuşması ayrıca da can alıcı.O tablonun içinde gördükleri kız devamlı olarak filmin içinde Bob'a görünmekte.

Bu aile tablosu ve çocuğun bu tavırları kanımca oldukça Shining işi.

Boston'a vardıklarında da Bob'un acayip davranışları devam etmektedir.Aile bostona girdiğinde Kızıl saçlı küçük kız gene gözükmeye başlar.Vitrin sahnesi oldukça vurucu ve akılıca.

Burada araştıracakları ev ise Dr. Jacob A. Freudstein'ın evidir.


Freudstein'ın evi

Döneminin büyük tıp adamı olan Freudstein,ölümsüzlüğü araştırdığı ve ölüler üzerinde fazla haşır neşir olduğundan dolayı dünya tıp konseyinden uzaklaştırılmıştır.Bunun üzerine Freudstein,Kendi evinin bodrumunda yer alan karanlık laboratuvar ortamında çalışmalarını sürdürmüş ve daha sonrada kayıplara karışmıştır.Kendi dahil bütün ailesinin öldüğü sanılsa da Ev'de ki ondan olan izler ve bitmek evin içindeki sahnelerde bitmek bilmeyen çocuk sesleri ve çığlıklar oldukça gerici.


Dr.Boyle ve ailesi eve yerleşirler ancak işler hiç bekledikleri gibi gitmemektedir.Omendeki tarz da aniden ortaya çıkan bakıcı ve Bob'un hayali kız arkadaşının yanı sıra oldukça şımarık davranışları izlerken seyircinin keyfini bariz bir istismara uğratmakta kanımca.

Dr.Boyle kütüphane de yaptığı araştırmalar sırasında bulduğu kendinden önce aynı görevi üstlenmiş olan doktor'un yaptığı çalışmalar ve nedeni bilinmez bir şekilde ölümü ve eş zamanlı olarak Bayan Boyle'ın ev de temizlik esnasında evin içinde bulduğu Dr.Freudstein mezarı gerilimi ve gizemi oldukça artırmakta.Hatta zemine işlenmiş olan mezar taşının üstünden dökülen kanlar oldukça gaddar.


Diğer bir can alıcı nokta ise filmde ki mahzenin kapısının kırıldığı sahne ve yarasa sahnesidir.Fulci'nin gaddarlığına yakışan bu yaraşa sahnesi aynı zamanda Dario Argento'nun Suspira filmindeki yarasaya bir manada göndermedir.Bu sahnede ki görsel şiddete maruz kalan çocuk ve mahzene kapısının kırıldığı sahnedeki gene ön plan da olan çocuk istismarı filmin bir dönem yasaklı kalmasında kanımca en büyük etken.

Sana gelmemenizi söylemiştim


Filmin final sahnesinde patlak ortaya çıkan Dr.Fruedstein perde kapatımını çocuklara bırakmış.Dr.Fruedstien kostüm ve makjayı akıl almaz.Zamanında Frankenstein'ın canavarının makyajı ne ise o dönem içinde Dr.Fruedstein makyajıda o.


Her Fulci filminde olduğu gibi bu filmde de bir mutlu son göremiyoruz ancak diğer filmlerine göre oldukca kafa bulandırıcı ve gizemli son sahnede gelen ünlü amerikalı yazar Henry James'ın şu sözü filmi başa alıp bir daha ve bir daha izlememize neden olmakta.

Çocuklarmı birer cani yoksa Canilermi birer çocuk hiç bilinemeyecek.

Çok uçuk görsellere ve seneryoya sahip olan bu film death metal'e kanımca en çok esin vermiş filmlerdende biri.Dr.Boyle'ın kütüphanede bulduğu kaset kaydında ki konuşmalar aynı zamanda mortician tarafından intro olarak kullanılmış,Necrophagia'nın Holocaust de la morte kapağını süslemiş ve aklıma gelmeyen bir çok gruba ilham kaynağı olmuştur.Mortician filmlerinin en başlıcalarından olduğu kesin 1995 yılında yayımladıkları House by Cemetery ep'si bunun en güzel örneğidir.

Son olarak mutlaka edinilmesi gereken bir film.Arşivin derinliklerine asla gömülmeyeceğinden emin olabiliriz.

Lord magius/Haribo extreme culture aittir.








Related Posts with Thumbnails