9 Nisan 2010 Cuma

The Corpse Grinders (1971)


Sabahları baş ucunuzda, muzip bakışlarıyla sizi uyandırmak için elinden geleni yapan,sevimli görünüşleriyle saatlerce bıkıp usanmadan oyun oynayabilen biricik kediniz gün gelip de boğazınıza yapışıp sizi paramparça etmeye kalkarsa hiç şaşırmayın!Öncelikle yedirdiğiniz mamayı kontrol ettirmenizde fayda var.Eğer bunu ihtimal dışı bir şey olarak görüyorsanız size 1971 yapımı 'The Corpse Grinders'ı izlemenizi tavsiye ederim.


1971 yılında,Hırvat asıllı Amerikalı bağımsız kült yönetmen Ted V.Mikels tarafından çekilen'The Corpse Grinders',yönetmenin oldukça tepki almasına ve biraz da dışlanmasına sebep olmuştur.Elbet ki,çok düşük bütçeyle çekilmiş bu filmden üst düzey bir oyunculuk performansı,geniş mekanlar ve kaliteli sahne çekilmeleri beklemek anlamsız olur.

Aslına bakılırsa kedilerin sahiplerine saldırma sahneleri ve filmin genelindeki kanlı sahneler gore film tutkunlarını memnun edebilecek düzeyde.Özellikle kedilerin saldırma sahnelerindeki gerçekçiliğe dikkat çekmek isterim.

Her şeyden önce 'Astro Zombies' gibi akılları alan bir filmin yönetmeninin elinden çıktığı için çok da endişe etmememiz gerekir izlemek için. Tabi bu filmde de Astro Zombies de olduğu gibi olaya dahil olan birbirinden farklı birçok karakter bulunmaktadır ve zaman zaman bu bir karmaşa halini almaktadır(mafya,dedektif,doktormezarcı gibi).


Filmin gizemi henüz daha başlarındayken izleyici tarafından kolayca çözülebildiği için pek çok kişi tarafından sıkıcı bulunmuştur.Ancak izlerken gayet keyif alınabildiği için bu durumu pek göz önünde bulundurmuyorum açıkçası.


Filmimiz Dr. Howard Glass(Sean Kenney)'ın ofisindeki normal bir gün ile başlamaktadır. Daha sonra bomba gibi bir sarışın olan hemşire Angie' yi görürüz ve keyfimiz daha da yerine gelmeye başlar.Hemşire Angie(Monika Kelly) doktorun laboratuvarındaki ilaç vitrininden, herkesin ilaç getirmesini beklediği sırada,viski çıkarır ve doktora verir(eh doktorun o anki ihtiyacı olan ilaç da viski olsa gerek).Hemşirenin kedisi de bir kenarda yemeğini yemektedir bu arada.Ve bir anda sevimli kedi Dr.Glass'ın boynuna yapışır ve parçalamaya çalışır.Her ikisi de bu duruma anlam veremez ve hemşire güzel sözleri ile doktoru sakinleştirir.


Daha sonra yönetmen bizleri mezarcı(Stephen Lester) ile tanıştırmaktadır.Oldukça rahatsız bir tip olan bu adamın ev halide doğal olarak durumuna oldukça uygun.Karısı oyuncak bir bebek ile canlıymış gibi ilişki kurmuş ve onu sevip besliyor.Bu sahnelerde çok çarpık ve karmaşık bir aile tablosu çizmektedir aslında yönetmen.Sürekli çikolata yiyen bu adam, mezarcılığını yaptığı yerden cesetleri çıkartarak 'Lotus Cat Food' kedi maması firmasına satmaktadır.Ancak bu işte mezarcıyı memnun etmeyen bir taraf var ki; o da parasını bir türlü alamamasıdır.

'Lotus Cat Food' firması filmin en önemli mekanı şüphesiz.Çünkü sabırsızlıkla beklediğimiz corpse grinder bu firmanın yazıhanesinin bulunduğu yerin bodrum katında yer almaktadır. Mezarcıdan aldıkları cesetleri burada değerlendiren firma,bu cesetlerden grinder sayesinde kedi maması yapabilmektedirler.

Birçok kedi saldırısı vakasının yaşanması doktoru derhal harekete geçirir.Güzel hemşiresiyle birlikte kedilerin yediği mamadan şüphelenen doktor,bu mamaları incelemeye alır.Ve neticede bu mamaların içerisinde insan eti katkısının bulunduğunu fark ederler. Bu saatten sonra başlayan olayı çözme girişimleri, daha nice güzellerin kedi saldırılarıyla paramparça edildiği sahneler eşliğinde gelişip gitmektedir.Ara ara olaya müdahil olan mafya ve dedektif, bunlarda nereden çıktı dedirtiyor insana.
Nihayetinde doktorun ve dedektifin çabalarıyla çözülen olay sonunda 'Lotus Cat Food' firması sahibi hakkettiği yeri buluyor(tabi ki corpse grinderda paramparça olmak).

Bir dönem Amerikan basınında, insan etinin hayvan gıdalarında kullanıldığı ile ilgili skandal haberlerin yer alması ve yönetmenin zekice kurgusu 'The Corpse Grinders'ın ortaya çıkmasını sağlamıştır şüphesiz.Sosyal bir sorunun ele alındığını da söylemek gerekir.

Eğer bir B-Movie hayranıysanız izlemenizi şiddetle tavsiye edebileceğim bir film 'The Corpse Grinders'.Tabi ki de death metal de bu filmden kendine düşen payı almış.Cannibal Corpse'un şimdi ki vokali George "Corpsegrinder" Fisher,hem lakabı hem de kendisinin ilk death metal grubunun ismidir.Sizinde kült klasiklerinizin arasında yer alacağından hiç şüpheniz olmasın.



Weasel/Haribo extreme culture aittir.

Related Posts with Thumbnails