3 Mart 2010 Çarşamba

The Shootist (1976)




Vahşi Batının tam anlamıyla kovboyu kim dense hiç kuşkusuz aklıma gelen isim John Wayne olur.Ömrü hayatın da aldığı roller arasında ona en çok yakışanda bu.

Kendisinin son filmi olan The Shootist (1976) kanımca Western sinemasının en etkileyici eserlerinden.Hollywood ortamlarından çıkma en büyük yönetmenlerden biri olan Don Siegle imzalı bu yapıtın senaryosu da aynı ismi taşıyan romandan uyarlanmış.

John Wayne'nın yakın arkadaşı olan James Stewart'ta bu film de yer alması ayrı bir güzel.Bu ikilinin birlikte yer aldığı oldukça güzel westren filmleri var.Bayan oyuncu olarak ta dene dönemin önemli oyuncularından olan Lauren Baccal,centilmenlere eşlik ediyor.Bir dönem Humprey Bogart dayı ile evlilik yaşıyan Baccal ilerleyen yaşına rağmen güzelliğinden bir şey kaybetmediği ortada.


Western filmlerinin uçuk şiddet yaklaşımlarına göre daha oturaklı bir hava ya sahip olan film;Roman uyarlaması olduğundan ötürü olsa gerek ayrı bir hava ya sahip.

Özetle konusu:

Yılların en meşhur silahşörü olan J.B Books yıllar sonra Nevada da ki eski kasabası olan Carcon City'e geri döner.Burada ki yakın arkadaşı Dr.Hostetler yanına ağrıları için uğrar ancak pek iyi sonuçlarla karşılaşmaz.Gölgesini görenin kemikleri titrediği J.B Books kansere yakalanmıştır.

İşin en trajik yanı ise bu filmden bir süre sonra John Wayne gırtlak kanserine yakalanıp hayatını kaybetmiştir.


Şehir de son günlerini iyi geçirmek isteyen yaşlı silahşör kimseye haber etmez ancak onu gören bir iki kişi azını sıkı tutamaz ve onun gibi nam-ı büyük bir silahşöre kafa tutmak isteyen yeni yetmeler ortaya çıkar.

Bond Rogers'ın pansiyonuna yerleşen J.B Brooks kaldığı yatakta hayata gözlerini yummak ister ancak işler istediği gibi ilerlemez.Bir gece ansızın baskına gelen 2 acemi yi keklik gibi avlar.

Bu esna da Dul pansiyon sahibi Bond Rogers ve oglu Gillom durum dan şaşkınlık duyar.Kısa zaman da Bond Rogers ile yakınlık Kuran J.B Brooks,yalnız geçirdiği hayatın son günlerini mutlu geçirmektedir.

Durumu git gide ağırlaşmaktadır.Çaresini kendi yöntemleri ile bulur.

Şehir de ki 3 azılı silahşörle yıllar önce aynı anda 30 adamı öldürdüğü metropolis adlı mekan da buluşmaya davet eder.


Son gününde hazırlıklarının tamamlar mezar taşıda hazırdır.Atını Gillom a hediye eder.Bayan Bond Rogers için bir miktar yüklü para bırakır ve otel odasından çıkıp şehre iner.

Mekana gittiğinde 3 adam onu beklemektedir.İçkisini içer ve adamlardan en genç olanı dayanamaz ve ateş eder 3'nü de kolayca öldüren J.B Books beklemediği bir an da barmen tarafından arkasından vurularak hayatı sonlanır ancak onun kanı yerde kalmaz Gillom babası gibi sevdiği J.B Books'un intikamını hemen oracıkta alır ve çıkıp gider.

Zamanın da oldukça büyük gişe hasılatına sahip olan filmin dönemimiz için de oldukça etkileyici bir havası var.Filmin seneryosu en iyi 10 western hikayesi içinde ve zamanında yazar bu kitabı ödül almış.


Western filmlerini değerlendireceğimiz bu bölüm de başlangıç olarak düşündüğüm bu film kesinlikle bu tarzı seven ya da sevmeyen herkes tarafından izlenmeli.

The man who shot Liberty Valance sevdiyseniz bunu da seveceğiniz den kuşkusuz eminim ayrıca da John Wayne fanları için yeri bambaşka olan bir filmdir.


Lord magius/Haribo extreme culture aittir.
Related Posts with Thumbnails