31 Aralık 2009 Perşembe

Dissect (Hol) - Swallow Swouming Mass (1993)



Güney Hollanda'nın Rijn adlı alplerinden 90 yılında hortlayan bu emektar oluşumu değerlendirelim.

Hollanda'dan babam çıksa yerim lafları hiçbir zaman (özellikle)eski kafa kovalayan adamın içine kibrit suyu dökmemiştir. Bu grup da kesinlikle ihanet etmeyenler arasında yerini belli belirsiz alan, değeri pek kimseler tarafından bilinmeyen oluşumlardan biri. Geçmişten güzel bir patlama(*kaboom*) olmuş mazi tarihlerinde. Değerinin bilinmesi ve hatırlanması da bizim gözlerden kaçmayacağı garanti.

Dissect nasibini zombi, vahşet, ölüm ve savaştan almayı tercih edip kalplerimizde yer tutmaya başlamakla çok doğru bir işe başlamış bir grup. Naçizane gözler logoyla göz göze geldiğinde grubun ne işler peşinde koşturduğunu rahatlıkla kestirebilir. Her daim ne güzellikler geliyorsa leşlikden gelir, kalan sağları toplama işi de bir nevi leşlik olduğuna göre bizi morbid doyumlara çıkaran böyle işlere her zaman saygılar sonsuzdur.

Albüme adını veren parça "Swallow Swouming Mass"in introsu Clive Barker'ın 88' filmi "Nightbreed"den alınmış. Bir de giriş parçasına ait bir intro mevcut; o da Don Chaffey'in 66' da yönettiği filmi "One Million Years B.C."den olsa gerek. Şahsen böyle temalar işlenen bir albüme daha fazla intro kullanılabilirmiş, ama bu haliyle de eksik denemez.

Elemanlara baktığımızda gene gün yüzünü görmeye özlem çeken emekçilerden oluşuyor: Eternal Solstice kral örnektir buna. Vokalci eleman da gene memleketinden satanik dm oluşum Xenomorph'da vakti zamanında tellere vurmuş; Sexorcist'de ise tamtam işine soyunmuş.

Vokalist/gitarist amcam Vincent Scheerman klasik old skool vokaliyle leş riflerinin üzerine güzel cilalar atmış, gayet yerinde ve tadında olmuş.

Gitarlar gene klasik old skool tasviri içinde kendilerine güzel bir armoni çizmiş, gerek riffleri gerek soloları ile samimi ve gönülden yapıldığı kendini belli ediyor. Gayet gaz gitarlar ve genelde gene gitarları kovalayan bas ile güzel senkoplar yazılan davul bölümleriyle dinleyiciyi hiç sıkmadan baştan sona dinletiyor; parçalar arası güzel bir uyum var ve birbirinden rahat biçimde ayrılır biçimde yazılmış besteler.

93 albümünden önce grup 2 demo ve albüm sonrası 97 tarihinde son bir demo ile bu işlere kimbilir hangi kötü neticeler sonucunda son vermişler. Old skool bayrak taşıyıcıları albümlerini Hollanda'da Beaufort kayıt stüdyosunda gerçekleştirmiş. Miks işleri her enstruman net duyulabilcek biçimde, her enstrumanın hakkının verildiği biçimde ayarlanmış; hiçbir enstruman diğerinin tepesinde değil. Özellikle trampet sesi gayet tok, haz alınabilitesi yüksek bir tonlamaya sahip.



Albüm kapağı 92 yılında Peggy W/N adlı isimli artist yağlı boya ile Israil bölgesinde fırçalamış. Kapakta lime lime edilmiş kendileri pek bir kalıba giremeyecek durumda olan salaş birkaç drape vari figürler görüyoruz. Grubun adı gibi parçalara ayırılmış. Kimbilir bilinçaltında neler nelere kadim, ne kafalarla çiziktirilmiş bu gönül işi.

Albüm 9 parçadan oluşmakta, ortalamadan biraz daha uzunca 50 dakikadan oluşuyor. Kapılıp kafa sallatan güzel bir iş çıkartmışlar. Kafa yorulduğu belli bir albüm olmuş. Nice bol leş işler görmeye fii tarihinden.

Death metalin altın çağı konvoyuna yetişen "Swallow Swouming Mass" isimli kayıdı tanıttı sizlere boba.




Devamını okuyun...>>

Cavalera Kabilesi canlı Performans ortamları



Troops of Doom:



Refuse / Resist:



Arise - Dead Embryonic Cells - Desperate Cry:



Propaganda:



Territory:



Must Kill:



Devamını okuyun...>>

AUTOPSY - Twisted Mass of Burnt Decay





Devamını okuyun...>>

30 Aralık 2009 Çarşamba

Fear Factory - Mechanize (2010)


1992 çıkışlı SOUL OF A NEW MACHINE albümden beri tam 8 albüm sayısız ep - split - dvd - best of albümleri peşpeşe sıralamış bir grup FEAR FACTORY.
Açıkcası, ilk 2 albüm ve remixleri haric bicok çalışması hic icimi acmamıştır ama o ilk albüm ve de 2002 CONCRETE tamamen muhteşem işler.

Grubun bir dinleyicisi ve takipcisi olarak garip olan da bu, hem böyle klas hem de itici getiren albümleri yapmış olmaları yani.
Ama zaman bir yeni albüm daha kattı bu sevdiğimiz FF albümlerine,bu da elbette bu sayfada okuyacağınız MECHANIZE albümü.

Tamam, kabul ediyor ve en başta belirtiyorum ki ta DARK ANGEL zamanından süre gelen Testament, SYL, Death vb gruplardan da takip ettiğimiz çift kros üstadı yaratıcı tamtamcı GENE HOGLAN insan irisinin de bu albümde baget sallaması da bir etken.
Adamın kalitesi ve yaratıcılığı ortada, bizim bu adama olan hastalık derecesinde sevgimiz de var, gene o ilk 2 albüme filan benzeyen fevri, fazlası ile güclü sounda sahip bir albüm böyle kucağımıza gelirse biz de sever ilgilenir şefkat gösteririz.

Neyse, sadete gelelim:

Bu albümdeki kadro:

Burton C. Bell - Vokal
Dino Cazares - Gitar
Byron Stroud - Bass
Gene Hoglan - Davul


Candlelight Records etiketi ile 2010 da raflarda olacak albümdeki şarkılar:

1.Mechanize
2.Industrial Discipline
3.Fear Campaign
4.Powershifter
5.Christploitation
6.Oxidizer
7.Controlled Demolition
8.Designing the Enemy
9.Metallic Division
10.Final Exit

Demanufacture kokuyor bu albüm herşeyden evvel.
O feci mutingli ve de gaz artık kendine özgü tarz yaratmış sosis parmak Dino gitarlarına muhteşem ve de şıkır şıkır tonlanmış davuldan gelen kroslar üstüne adamın teki cinnet geçirir gibi bağırır küfreder gibi vokalllerle resmen saydırırsa biz gece gündüz demeden tutuluyoruz albüme.

Albüme de adını veren Mechanize tam da bu yukarıda anlatılanlardan ibaret bir giriş şarkısı. Dakka 1 gol 1 zaten..
Kısa bilim kurgu sinemasından fırlamış duran fix FF introsuna hurraa diye bir giriş, aha zaten davuldaki GENE paşam diyosunuz direk eğer tadını aldıysanız.
Bu solist Burton, isterse cok klas okuyor, o aralara serpiştirdiği melaikeyim ben tandanslı vokalleri bile bazen cok klas olabiliyor. Basscı birader ton cekerim bass a sanayi tipi traktör gibi kazırım demiş her FF albümünde olduğu gibi.

Industrial Discipline, ilk şarkıdaki FF gürültülü cinnetini aynen devam ettiriyor.
Hoglan, fix FF davul partisyonlarına cok benzer ama aynı zamanda başka gruplarından da bildiğimiz şık atraksiyonlarıyla bu şarkıda kralına gider alayınıza gider demiş.
Şahane bir şarkı tam konserlik.

Aynen Fear Campaign parçası da tam adı gibi korkunc ve cinnet aynı zamanda da konserlerde ortamı toz dumana boğacak şarkılardan birisi.
O bazı ara albümlerde cok ibnece şarkılar da yapmış tuaf pc oyunlarına adını logosunu soundtrack bilmemnelerini satmış bir takım adamların böyle şarkı yapması enteresan geliyor gene de gideri var.

Dinleyince siz de hak vereceksiniz ki Powershifter albümün yıldızı veya gök taşı.
Tam serseri bir mayın gibi dedikleri cinsten, en başta davulcuyum diye gezenlerin ekserisine aparkat çakacak girişler de cabası.
Tokmakçı bir dönemde olsalar gerek böyle enerji bu yaşta adamlarda pek de ender görülen bir şey.

Oxidizer, eski albümlerde de olduğu gibi bir ara şarkı.
Öyle aksak tıksak cift kros numaraları aralara zekice zilleri yerleştirmeler vs Gene hoca her zaman ki atraksiyonlarından bir demet sunmuş fanlara.
Akılda kalıcı kısmı ise güzel bir prodüksüyon var, öyle bazen vokal aralarına syhth örnekleri yerleştirmeler trampet atakları ile parçada alt yapıyı bağlamlar vs 2010 da bu albüm adına yakışır fikirler bunlar tabii.

Metallic Division, hipnotize edici bir enstrümantal şarkı.
Anladığımız anlamda gitar soloları vs yok, vokalsiz kısa bir şıklık yapmışlar.
Soundun güçlü gitarların hızar gibiyse bu sürede bir şey cok hoş gelebiliyor.

Her zaman böyle ustaca kaydedilmiş cok iddialı parçalar değil belki ama enerjik ve gazlayan şarkılar denk gelmez sırf davulcu GENE HOGLAN adına bile satın alınabilir.

Grubun web adresi:
http://www.fearfactorymusic.com/




Devamını okuyun...>>

The Gore Gore Girls (1972)



İlk kanlı film yönetmeni olarak gore bir şekilde korku sinemasına ismini kazımış olan H.Gordon Lewis,1972 sonbaharında üç film bir arada sahnesine öyle bir film sokmuştur ki hala üzerinden 30-35 sene geçmesine rağmen bugün normal sinemalarda vizyona girse gene insanlar kaldıramaz gene kaldıramaz.

Muhteşem bir dehadır kendisi kanımca.O kadar alaycı bir şekilde ele alır ki bu durumları sıfır trajedi görürüz onun filmlerinde.En büyük özelliğidir belki de.Öyle güzel hatunları kesip biçer ki filmlerinde o zamanın feminist örgütleri tarafından büyük tepki almıştır.Tabi filmlerinde yer alan açık sahnelerde onların öfkelerine öfke kattığı kesin.

81 kesilmiş versiyonu,kesilmemiş olarak 95 dakikalık filmin konusu Alan J.Dachman tarafından yazılmış.En güzel sürpriz ise striptiz kulübünde çalışan barmen (Ray Sager) aynı zamanda asla unutamayacağımız filmler arasında yer alan The Wizard of Gore da ki Montage.


Filmin konusu diğer Lewis paşanın filmelerin de olduğu gibi ilkel bir yapıya sahip.Buram buram güdüsel bir iş olduğu belli.Bu konuda çok dikkat ettiğim sokakta gördüğü şekilde ele alıyor.Mesela The wizard of gore da sihirbaz,Grusome Twosome da perukçu,Blood Feast te şarküteri gibi.Bu filmde ise striptiz kulübünde çalışan dansçı kızlar boy gösteriyor.


Konusuna gelince:

Garip bir katil ünlü bir striptiz kulübünde çıkan hatunları gerçek manada hunharca katletmektedir.Gene şehrin ünlü gazetecilerinden Nancy,ortamların en hızlı dedektifi olan Abraham Gentry yüksek bir ücret karşılığı kiralar böylece hem olay aydınlanmış olacak hem de gazete satış rekorları kırmış olacaktır.


Titiz dedektifimiz tüm rahatlığı ile her gece Nancy ile kulüpte boy gösterir ve mekanda çalışan 2 kız kalana kadar katilin gösterisini büyük bir hayranlıkla izler.Katilin özelliği ise bu dansçı kızları karpuz misalı kafalılarını gözlerini patlatmasıdır.

Gordon Lewis bir de filmin sonunda bizlere bir sürpriz hazırlamış.Amazon kadınlarına kendini katlettiriyor.2-3 dakika bile sürmeyen kısa bir kesit.Aldığı tepkilere çok güzel karşılık vermiş.



Death metal ve gorecuların kesinlikle izlemesi gereken bir film.Gore sahnelerini pek anlatmaya gerek yok öyle sahneler ki çünkü kelimeler hava da kalır.Ancak öyle bir sahnesi var ki sinema ortamlarını yerinden oynatmıştır.Katil kadının meme ucunu kesiyor ve kadının memesinden çikolata süt akıyor.


Yılbaşına güzel girmek istiyorsanız mutlaka edinip izlemenizi tavsiye ederim.Ayrıca Lewis paşa ile tanışmak adına muhteşem bir seçim olacağı kesin.




Lord magius/Haribo extreme culture aittir.

Devamını okuyun...>>

29 Aralık 2009 Salı

Haribo Kızları No:1 Maria Nabieva


Extreme Haribo'dan sizler için bir yenilik daha Haribo Kızları.

Dünyanın dört bir yanından güzeliğini ve seksiliğini Haribonun özel formulüne borçlu olan kızları topluyoruz.




İlk kızımız Rusyadan Maria.

19 yaşında ki Maria bizlere myspace ortamlarından ulaştı.

Ve bizi kırmayıp teklifimizi kabul etti.

Böylece ilk Haribo kızı oldu.



Voleybol oynamayı ve alışverişe çıkmayı çok seven maria aynı zamanda bir doğa hayranı.



Maria Nabieva

Lord magius/Haribo extreme culture aittir.

Devamını okuyun...>>

Crucifixionhammer -Graveyard Lust



Bu sefer U.S.A ortamlarının bir yerin de hala çok ama çok old skoll işler koşturan birilerine denk geldik.Öyle gözüküyor ki bu arkadaşlar için zaman mekan diye bir şey yok.

Kesinlikle takvimleri 1983'te durmuş kalmış.Yaptığım bazı araştırmalar sonucu arkadaşlara ait hiç bir bilgiye ulaşamadım.

Yeni kurulmuş bir grup olduğu kesin.

Duyabildiğimiz kadarı ile tek gitar,davul,bas ve vokalden oluşuyorlar.

Bu arkadaşları tanıyan ya da ulaşabilen varsa grup elemanları hakkında bize bilgi verirse seviniriz.

Albüm kapakları gerçekte çocukların ne kadar küflü ve örümcek ağları ile kaplı bir yaşama sahip olduklarını en güzel örneği.

Ve hatta demonun içinden çıkacak olan müziğin resmedilmiş hali diye bilirim.

Milovan Novakovic tarafından logoları hazırlanmış.Logo'da oldukça Hellhammer vari.Zaten çok korkmuşlar onlardan belli.

Bir intro,Outro ve toplam dört parçadan oluşan demo hemen hemen 12 dakikadan oluşuyor.

1.Intro
2.Ghouls Desecrate
3.Graveyard Lust
4.Evil Wishes
5.Final Revelations
6.Outro


Satanik ve Anti-Din işlerini koşturan bu arkadaşlar tahminimce kayıdı şu şekilde yapmışlar.Odanın ortasında bir mikrafon haydi arkadaşlar kazıyoruz.Ver mikserden ekoyu kökle vokale.

Artık ne duyulursa.Ha kayıt boğuk değil,dinletiyor kendini ancak bu çağın işi değil.

1983.

Bu elemanlar dinlemişler en eski Venom,Sodom,Hellhammer kayıtlarını asitli kafalarla çok korkmuşlar.Acayip triplere girmişler.Derhal gidilmiş kiliseye aforoz ettirmişler kendilerini.O dakikadan sonra şeytan için kazımaya yemin edip bu işlere dalmışlar.

Old skoll Thrash/black yapıyorlar.Gayet'te old skoll kanunlarına uygun yaptıkları kesin.

Yaptıkları iş kısaca şu şekilde.

Davulcu:

Bir sekizlik rayt
Bir sekizlik Hayet
genel ritm pıta pıta pıta pıta

Vokal:
tek kelime söylediğin de onu beş yapan acayip bir eko.

Gitar:Gayet karanlık satanik rifler.


Şu dört parçada demolarının adı gibi.Harbiden ölüleri mezardan kaldırmış ve şeytani amaçlar dahilinde kullanmışlar.Belli ki bu zombici işleri koşturan çocuklar cehennem'in 7 kapısınıda açmaya gayet gönüllü taktir ediyorum.2009 yılında böyle bir kayda imza atmaları gerçekten çok köklerine bağlı çocuklar olduğunun en güzel örneği.Beni en çok şaşırtan RazorBack Record nasıl bu çocuklara sahip çıkmamış.

Uzun süre bu yaptıkları müziği sürdürmeleri dileği ile yazıyı sonlandırıken.Kesinlikle herkesin edinmesi gerektiğini düşünüyorum.



Lord magius/Haribo extreme culture aittir.

Devamını okuyun...>>

Decrepit Birth Prova Ortamları







Devamını okuyun...>>

28 Aralık 2009 Pazartesi

Mieszko A. Talarczyk Anısına



26 Aralık 2004 tarihinde tatil yaptığı Tayland da tsunami felaketinde hayattan ayrılan Mieszko Talarczyk paşamızı saygıyla anıyoruz ..

" Mieszko Talarczyk (December 23, 1974 in Poland – December 26, 2004 in Thailand) was the lead singer/guitarist of the Swedish grindcore band Nasum, Genocide Superstars and Krigshot. Known for his engineering and production abilities, he co-founded Soundlab studios withMillencolin guitarist Mathias Färm.

In 2004, Mieszko went on holiday to Thailand with his girlfriend during a break in between albums, and died in the tsunami disaster on December 26, 2004. His body was identified on February 16, 2005. His girlfriend survived, although badly injured. After Mieszko died, Nasum and Genocide Superstars disbanded. "
(* Wikipedia )


* The smallest man



* Time to Act! (Riots Compilation)



* Wrath



* Scoop



Devamını okuyun...>>

Kanlı doğumlar







Devamını okuyun...>>

Crucifixionhammer - Ghouls Desecrate





Devamını okuyun...>>

Venom - Countess Bathory + Seven Gates Of Hell (Live@Chile 2009)





Devamını okuyun...>>

27 Aralık 2009 Pazar

Motel Hell (1980)



60'lı yılların girişinde ''Pycho'' korku sinemasına yol vermiş ve 10-12 yıl bunun etkisi sürmüş gitmiş.1963 ise korku sineması için bir nevi dönüm noktası olmuş.''Blood Feast'' ile kan görselliği ve goreculuk yerleşmiştir.1974 yılına gelindiği zaman ise artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır.''The Texas Chain Saw Massacre'' verdiği yol ile korku sineması oldukça gaddar bir hale gelmiştir.

Motel Hell'de bu Texas Chain saw'dan yol alan filmler arasında yer alıyor.80 yapımı film ingiliz yönetmen Kevin Connor tarafından filme alınılırken,senaryosu ise Robert ve Steven Charles Jaffe ikilisi tarafından üstlenilmiş.


Baş rolde ise her rolün adamı olan ünlü hollywood oyuncusu Rory Calhoun yer alıyor.

Filmin en büyük özelliği iki dönem arasında bir nevi geçiş filmi olması.İncelediğimiz de 70'lı yılların güzel özelliklerini taşıdığını görüyoruz ve 80 sonrası özellikle USA korku işlerinin bir ön izlemi durumunda.


Kısaca konusu:

2 çiftçi kardeş olan Vicent ve Ida yörenin en güzel etlerini satmaktadır.Etleri kendilerinin yetiştirdikleri hayvanlardan elde etmektelerdir ve özel,gizemli bir formülleri vardır.Bu özel formülü büyük annelerinden öğrenmişlerdir ve bu böle devam eder.Vicent'ın yol kenarında bulduğu kızı eve getirmesi ile işler başlar.Terry adında ki genç mağdur kız bu manyak kardeşlerin yanında kalır çünkü Vicent efendi söz de onun hayatını kurtarmıştır ve kızın başka gidecek yeri yoktur.Bu yamyam kardeşler kıza çaktırmadan onlara göre sapkın olan insanları avlarlar bir güzel pişip pişip satarlar.

Oldukça etkileyici bir konuya sahip aslında.Vicent ve Ida kardeşler rolünde ki Rory Calhoun ve Nancy Parsons'un muhteşem oyunculukları tatmin edici.

Film de ki en çarpıcı noktalardan biri ise kardeşlerin gizli bahçesi.Kaçırdıkları insanları orada bir süre adeta bitkiymişçesine boyunlarına kadar toprağa gömüp kafalarına çuval geçirip orda bekletmeleri.Tabi seslerinin duyulmaması içinde ses tellerine hasar veriyorlar.Böylece oldukça hayvani bir ses çıkartıyor bu mağdurlar.


Göze çarpan en büyük eksiklik ise gore sahnelerden yoksun olması.Ha şimdi geldi gelecek derken film sonlanıyor.Böyle olması da aslında gayet normal çünkü sonuç olarak hollywood ortamlarına oynayan,muhafazakar bir yapıt.

Şike yok değil var.Mesela şu şekilde Devamlı allahın adını azından eksik etmeyen bu sapkın kardeşler aynı zamanda gaddar işlere de bakmakta.Motellerinin adı ''Hello'' ancak o harfi devamlı yanıp sönmekte gibi.

Yani kısaca senaryoda şöyle bir mesaj var klasik bir mesaj bu da Şeytan her zaman en inançlıların arasında kol gezer gibisinden.

Ayrıca çeşitli worshiplere sahip bir film.Elektrikli testere ve Motel ortamının durumu Pycho ve The texas Chain Saw Massacre'a göz kırpıyor.

Benim en çok hoşuma giden sahnesi ise final sahnesi Vicent dayının Kesimhanede ki Domuz Kellelerinden birisini kafasına geçirip şerife saldırması beni mest etmiştir.


Çokta satanik bir görüntüdür.

Bir de Zombici mevzulara da uçundan yer verilmiş.Şöyle ki O bahçe de pişilmeyi bekleyenlerden bir grubu çukurlarından kurtuluyorlar ve kardeşlere saldırıyorlar.Topluca geliş sahnelerin de sıfır dramatize var.Şu bulunduğumuz yıllar da çekilmiş olsaydı ki ne yazık ki yeni versiyonu 2010'da çıkması bekleniyor;Böyle bir durum hayvani bir gaddarlıkta değil de çok fazla duygusal modada karelenirdi.

Bu tarz işlere de hiç tav olmuyorum.

O sahne bana direk olarak cenneti basan Cehennem zebanilerini andırıyor.

Gore sahnelerin yokluğu haribocuları hüzne boğacaktır ancak olayların güzelliği ve gaddarlığı tatmin edici.Fazlası ise Mortician tarzında bir yapıt.Tabi Brutal-Death,pig-fuckcı adamda hitap ediyor.

Haribo puanı:Owww etlerinizin tadı Geyik etini andırıyor Bay Vicent.



Lord magius/Haribo extreme culture aittir.

Devamını okuyun...>>

Sodom-Remember the Fallen (live with the Full Force 2003)





Devamını okuyun...>>

Assück - Infanticide Feat. Chris Barnes(blindspot EP 1992)





Devamını okuyun...>>

26 Aralık 2009 Cumartesi

25 Aralık 2009 Cuma

Sodom - Deadline




Euthanasia or amnesty
Takes you off the ground
Embrace your hopes
And pray to them
When your smile turns upside down

Silent noise in sleepless nights
Freeze your mind and blood
Think about your morbid life
Is there any god?

No postponement
Death by the law
At zero hour
Stops your beating heart

Your days are numbered
Your fate is sealed
When the bell rings twelve o'clock
Waiting for the message
No governor's reprieve
These guys just doing their job

No postponement
Death by the law
At zero hour
Stops your beating heart

You have to live on charity
Not die a natural death
That brings your life so close
Of your own wrongful act

Come on man
It's time to go
Deliverance not so far
TV covered
Millions wait
Tonight you are the star

Devamını okuyun...>>

*Dragula* Rob Zombie Ozzfest 2005





Devamını okuyun...>>

Hate Eternal / I Monarch(Live@The Perilous Fight)





Devamını okuyun...>>

Festered - Flesh Perversion



Yeni yıla girmeden Razorback Records'un bir nevi yeni yıl armağanı olan ''Festered - Flesh Perversion'' old skoll death metalin güzel bir örneği.

Hatta Razorback Records'un sitesinde işi biraz abartıp övgü üstüne övgü ile bahsedip kuku'yu kabartmışlar.Resmi sitesine bakarsanız orada bahsedildiği kadar olmasa da gerçekten ilkel,karanlık,çürümüş.Kesinlikle evcil bir şey değil.

Usa ortamlarının teksas çıvarlarından olan bu kazımacı arkadaşlar gerçekten oldukça otopsi worship bir iş çıkartıyorlar.Bütün hayatları bunla geçmiş ve devam etmekte korku ile yatıp korku ile kalkıyorlar.

Ghoat-Vokal
Reaper-Gitar/Bas
Elektrokutioner-Davul

Bu ELektokutioner adlı şahısı daha önce de ''Decrepitaph'' adlı gruptan tanıyoruz.Orada da böle old skoll işlere bakmıştı.



Albümün gerçekten güzel bir kapağı var.Drew Elliott tarafından çizilmiş.Gayet güzel olmuş.Albümün içinde into/outro işlerini eksik etmemişler tabi benim en çok dikkatimi çeken ise The Blob oldu.

8 parçadan oluşan albüm toplam 31 dakikadan tutuyor.

1.Inferno of Bloody Revenge
2.Debasement Ritual
3.Inhuman Devastation
4.Flesh Perversion
5.Festering Embodiment
6.Ascend From Death
7.Undead Infection
8.Cruciflesh

İlk parçanın nasıl bir başlangıcı varsa son parçanında çıkışı aynı.Taa böle en eski slayer/possessed gitarlarından döşemişler aralara bu davulcu elemanda oldukça otopsi fanı olduğundan o ayar çalmış.Onun dışında hep orta tempo gidiyor küt ardından bir patlama sonra gene devam aynı matem havası.

İnferno of Bloody Revenge ile açılış yapılıyor.Parçanın ilk yarısına kadar paldır küldür girişiyorlar ardından öle bir solo geliyorki evlere şenlik.Yıl 2009 falan değil kardeşim.Solonun ardından yüzler ekşiyor.


Debasement Ritual,karanlık bir hava sahip.Burda kullandıkları bir gitar tonu var çok dikkat ettim sadece bu razorback gruplarında o ton.Acid witch'te de benzer ton kullanılmakta.

Albümün adını taşıyan parça Flesh Perversion ise,oldukça possessed worship bir girişe sahip.Zombileri mezarlarından kaldırmışlar.Kendi sapkın işlerine yol vermek için kullanmışlar başka açıklaması yok bu işin.Tebrik ediyorum.

Festering Embodiment,Blob saygılar sunuluş.Onların nedeni var her önüne geleni yok ederler kızdırmaya gelmez denilmiş.Çok derinden gelen çığlıklar koymuşlar parçanın içine etkilyci olmuş.Hunharca kazımışlar geçmişler.

Cruciflesh,8 dakikalık bir old skoll belgeseli dinliyoruz resmen.Possessed'ten slayer'a,slayer'dan otopsi'ye ve ardından death diye süre gelen süreçleri bizlere kendilerinin nasıl etkilendiklerini gayet iyi gösteriyorlar.


Unutmadan grup'un ismi addams family' de ki çocukların amcası olan ''uncle fester''esinlenilmiş.

Old skoll seven adam için her türlü gideri var.Dinlettiriyor kendini ancak çokta bir beklentiniz olmasın.Ancak şu durgun zamanlar için şifa niyetine edinebileceğiniz bir albüm.

Lord magius/Haribo extreme culture aittir.


Devamını okuyun...>>

24 Aralık 2009 Perşembe

Billy Joel - The Ballad of Billy the Kid -1976





Devamını okuyun...>>

Kreator - Live@Denmark - 91




Some Pain Will Last



People of the Lie



Toxic Trace



Betrayer



Riot of Violence



When the Sun Burns Red



Terrible Certainty



Extreme Aggression



Pestilence



Flag of Hate / Agents of Brutality



Devamını okuyun...>>

Murder in the Rue Morgue (1932)


Poe hikayelerinden en dehşet verici ve karanlık olanlarından biri kesinlikle Rue Morg’u sokağı cinayetidir.

1932 yılında yapılan uyarlama korku tarihinin en güzel örneklerinden biri. Bela Lugosi paşada başrolde boy göstermekte. Robert Florey tarafından yönetilen film kendisinin de ilk korku filmi yönetmenliği. İlerleyen yıllar da ise ‘’The Beast with five finger ‘’ filmi ile korku tarihinde adı geçer bir yer almış.

Poe uyarlamaları korku tarihinde en çok yer eden uyarlamalardan biri.1908’den günümüze kadar 200 aşkın örneği yer almakta. Rue Morg’u da bunlardan biri. Hikayeyi okuyanlar bilirler oldukça kasvetli, karmaşık ve korkutucu havaya sahiptir; ancak o dönemler de yönetmen Robert Florey, karmaşık bir dönemde filmi çektiği için kanımca hikayeyi epeyi bir yumuşatarak ve kurgusunu değiştirerek ele almış. O da yetmediği gibi komedi ve aşk öğeleri katmış. Normaldir.1932 şartlarını ve koşullarını ele aldığımızda fazla korkutucu bir film.


Aynı zamanda Rue morg’u Bela Lugosi’nin Amerikan sinemasındaki ilk filmlerinden.Poe’nun bu klasikleşmiş hikayesi 1841 ’de Graham adlı dergi de yayımlamıştır;Ayrıca polisiye türünde ki ilk edebiyat örneğidir.

Filmin konusu kısaca şu şekilde gelişir.

Bela Lugosi’nin canlandırdığı Dr.Mirakle bir panayırda yer erik adlı maymunu ile yer almaktadır.Bu gizemli,deli ve gaddar bilim adamı evrimde ki kayıp halkayı aramaktadır ve ihtiyacı olan saf,kirletilmemiş ve sağlıklı bir kadının kanıdır.Ve bunu bulana dek hunharca cinayetler işler.

Lugosi paşa’nın muhteşem bir oyunculuğu var hikaye oldukça kırpılmış olsa da Poe’nun verdiği karanlığı Lugosi’nin yüzünden rahatlıkla okuyabilirsiniz.

Hikayeyi okumamış olanlar için ilk önce filmi izleyip bir fikir edinmelerini tavsiye edebilirim.Böylece Poe’nun akıl almaz kurgusunu ve Lugosi’nin muhteşem oyunculuğunu daha net göre bilirsiniz.Sakın yanlış anlamayın ben bunun kitabını okudum daha güzeldi demeye getirmiyorum.Kesinlikle muhteşem bir korku yapıtı.



Unutmamak gerekir ki bu film ve hikayenin death metal ortamlarında yeri bambaşkadır.Necrophagia-Rue Morgue Disciple adlı parçasında bu cinayetlerin işlerine bakmış ve Poe paşaya saygılarını sunmuştur.



Son olarak: O bilindik karnaval hokus/pokuslarından birini bekliyorsanız.Gişeye gidin ve paranızı geri alın.Burada bir ucube ya da hilkat garibesini değil yaşamın kilometre taşına ait bir gerçeği sergiliyorum……

-Sapkınlık bu SAPKINLIK.

-Sapkınlık mı?

-Hala sapkınlık yüzünden insanlar yakılıyor mu?

-Öyleyse beni yakın bayım.Ateşi yakın bayım.



Lord magius/Haribo extreme culture aittir.

Devamını okuyun...>>

23 Aralık 2009 Çarşamba

Mortician-Necrocannibal





Devamını okuyun...>>
Related Posts with Thumbnails